Gerçekleşmeyen Bir Eylem, Bir İç Savaş
Hoş değil. Yazın ortasında insanın ellerinin buz kesmesi. Hoş değil. Kışın ortasında kalbinin kor gibi yanıp insanın içini eritmesi.
Hoş değil. İnatçı bir keçi gibi kalbinin aklına direnmesi. Hoş değil. Ruhun acı çektiği halde aklının seni muzur bir çocuk gibi dürtmesi.
Unutmak. 7 harften oluşan bir kelime fakat bir türlü gerçekleşmeyen bir eylem.
“Unut” olarak ifade edildiğinde 3 harf kaybeden, aynı zamanda karşısındakine kendini kaybettiren fakat bir ömür aklından silinmeyen bir an, bir hatıra. Acı bir hatıra.
Günlerim “aktörlük” ile geçiyor hep. Sabah gözümü açtığımda umursamaz maskemi takıyorum gözlüğümden önce. “Gözlüğümü takmasamda olur.” diye geçiriyorum aklımdan. Baktığım yerde istediğimi görmedikten sonra neyleyim gözlüğü?
“İnsan kendisiyle mücadele eder mi hiç?” derdim. 2.kez kendimle savaşıyorum, bunu biliyorum. Bilmediğim tek şey ‘iç savaşı’ kimin kazanacağı zira kaybedersem kendime karşı, o zaman kendimi de kaybedeceğim.
Biliyorum ne söyleyeceklerini. “Hala orada mısın? Unut artık. O seni çoktan unuttu. Ardına bile bakmadı.” ve bunun gibi bir sürü şey. Unutmayacağım. Unutmam. Unutamam. Bir gün tekrar duyacağıma inanıyorum o’nun sesini. Tek dileğim hiçbir şey için geç kalmamak, herşey için tam zamanını yakalamış olmak.
Hangi kalpten seven unutabilmiş ki?